TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Cumhuriyetin birinci yüzyılında yüzleşemediğimiz hakikatlere, cumhuriyetin ikinci yüzyılında yüzleşemediğimiz hakikatler eşlik edecek gibi görünüyor. Çünkü asbestin 40-50 yıl sonra akciğer, karın zarı, gırtlak, yumurtalık kanserleri ile akciğer ve kalp zarlarında sertleşme, solunum ve dolaşım yolu hastalıklarına yol açtığını biliyoruz. Bunun yanı sıra enkaz kaldırma çalışmalarının usulüne uygun yapılmaması nedeniyle bu çalışmalarda yer alan ve koruyucu önlemlerden yoksun çalışmaya zorlanan emekçilerin iş cinayetleriyle karşı karşıya kalma riski de var” dedi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), şubat depremlerinin ardından bölgede yaptığı asbest analizlerinin sonuçlarını 27 Ekim 2023 günü TTB’de düzenlenen bir etkinlik ile kamuoyuyla paylaştı.
Etkinlikte ilk sözü alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, depremlerin yarattığı büyük yıkımın insan eliyle ağır bir felakete dönüştürüldüğünü 9 aydır gözlemlediklerini söyledi. TTB’nin Hatay’daki hava kirliliğine ilişkin çalışmasını hatırlatan Korur Fincancı, Hatay’daki partikül madde yoğunluğunun Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği ortalamanın üç kat üstünde olduğunun altını çizdi. Deprem bölgesindeki Alevi yerleşim alanlarına yönelik ayrımcılıktan da bahseden Korur Fincancı; yardımların ulaştırılmaması, sağlıklı bir ortamda yaşama olanaklarının sağlanamaması gibi ayrımcılık örneklerinin temiz hava ve su hakkında da görüldüğünü kaydetti. Korur Fincancı, sözlerini şöyle noktaladı:
“Asbest 40-50 yıl sonra kansere neden oluyor, enkaz kaldırma çalışmalarında çalışan emekçiler iş cinayetleriyle karşı karşıya kalabilir”
“Cumhuriyetin birinci yüzyılında yüzleşemediğimiz hakikatlere, cumhuriyetin ikinci yüzyılında yüzleşemediğimiz hakikatler eşlik edecek gibi görünüyor. Çünkü asbestin 40-50 yıl sonra akciğer, karın zarı, gırtlak, yumurtalık kanserleri ile akciğer ve kalp zarlarında sertleşme, solunum ve dolaşım yolu hastalıklarına yol açtığını biliyoruz. Bunun yanı sıra enkaz kaldırma çalışmalarının usulüne uygun yapılmaması nedeniyle bu çalışmalarda yer alan ve koruyucu önlemlerden yoksun çalışmaya zorlanan emekçilerin iş cinayetleriyle karşı karşıya kalma riski de var.
Afetleri felaketlere dönüştürenler; afetlerin öncesinde yeterli önlemleri almayan, afetlerin sonrasında ise sağlıklı bir ortamın yaratılmasını sağlamayan siyasi otoritelerdir. Bugünkü siyasi otorite de karşı karşıya kalacağımız yaşam hakkı ihlallerinin sorumlusudur. TTB olarak bu sorumlulukların peşindeyiz. Hakikati her zaman ortaya koyacağımızı vurguluyoruz.”
Raporun sunumu Dr. Ozan Devrim Yay tarafından paylaşıldı. Deprem bölgesinde yıkılan ya da yıkılması gereken binalarda asbest olasılığı üzerine 28 Ağustos-16 Eylül 2023 tarihleri arasında Kahramanmaraş merkez ve Elbistan ilçesi ile Adıyaman’da çalışmalar yürütüldüğünü aktaran Yay, çalışmalardan elde edilen sonuçların Türk Akreditasyon Kurumu’ndan onaylı bir laboratuvarda analiz edildiğini belirtti. Yay, analiz sonuçlarına göre;
Kahramanmaraş merkezinden alınan 21 örneğin 8’inde,
Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinden alınan 15 örneğin 2’sinde
Adıyaman’dan alınan 30 örneğin 2’sinde farklı türlerde asbest tespit edildiğini açıkladı.
“Asbestin herhangi bir güvenli limit değeri yok”
THHP Koordinatörü Deniz Gümüşel; Türkiye’deki ulusal mevzuata, Avrupa Birliği mevzuatına ve Dünya Sağlık Örgütü kılavuzuna ilişkin bilgi verdi. Asbestin herhangi bir güvenli limit değeri olmadığını, yani kanserojen olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bu tehlikeli maddenin tek bir lifinden bile tamamen kaçınmak gerektiğini vurgulayan Gümüşel, asbestin dünya genelinde her yıl 255 bin ölüme neden olduğunu da sözlerine ekledi. Gümüşel, önerilerini şöyle sıraladı:
“Başta deprem bölgesinde olmak üzere ülke genelinde, Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik’te tanımlandığı şekliyle “asbest söküm çalışanı” ve “asbest söküm uzmanı” yetiştirmek üzere daha sık, yaygın ve hızlandırılmış eğitim programları düzenlenmeli; sertifikalı çalışan ve uzman sayısı artırılmalıdır.
Ülkedeki, özellikle ilgili kamu kurumlarındaki asbest analiz altyapısı, hızla geliştirilmelidir.
Deprem bölgesinde henüz yıkılmamış ağır hasarlı binalar ile deprem esnasında veya sonrasında yıkılmış ancak enkazı henüz kaldırılmamış tüm binalar asbest risk değerlendirilmesinden geçirilmelidir.
Tehlikeli bir atık olan asbestin güvenli biçimde nihai bertarafına yönelik atık yönetim altyapısı güçlendirilmelidir.”
Tozun önlenmesi için sulama çalışmaları yapılmalı
TTB Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Kolu Yürütme Kurulu üyesi Dr. Seçkin Kara, yıkım çalışmalarını yürüten şirketlerin enkazlardaki demirleri olduğu yerde çıkarabilmek ve su masrafından sıyrılabilmek adına hiçbir önlem almadan çalışma yürüttüğünü söyledi. Kara, kısa ve uzun vadede çok çeşitli hastalıklara yol açan tozun önlenmesi için sulama çalışmasını öneminin bir kez daha vurguladı.
“Depremden vefat etmeyen insanları kanserden ölüme mahkum eder bir hale geldik”
TTB Merkez Konseyi üyesi ve Kahramanmaraş Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Tiyekli, mevzuat gereği yeni binalarda asbest riskinin olmayacağı ön kabulünün bu rapor ile boşa düştüğünün altını çizdi. Asbestin yoğun olarak tespit edildiği bölgelerin kalabalık alanlar olduğuna dikkat çeken Tiyekli, “Depremden vefat etmeyen insanları kanserden ölüme mahkum eder bir hale geldik. Asbestin bertaraf edilmesi için ivedilikle önlemler alınmalıdır” dedi.
“Tutanak tutulup gidiliyor, yıkım aynı şekilde devam ediyor”
Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz, hava kirliliğine sebep olan ağır metaller, radyoaktif maddeler gibi diğer unsurlardan söz etti. “Tabip odası olarak yaptığımız şikayetler sonrası yetkililer alana geliyor, fotoğraf çekiyor, tutanak tutuyor ve gidiyor. Yıkım ise aynı şekilde devam ediyor” diyen Yılmaz, bu özensizliğin bir neslin sağlığına neden olacağını dile getirdi.
“Çalışmalar maliyet gerekçesiyle usulüne uygun yapılmıyor”
Adıyaman Tabip Odası Başkanı Dr. İsmail Tosun, kent merkezindeki usulsüz yıkım ve ayrıştırma çalışmaları nedeniyle kentin üzerine bir toz bulutu çöktüğünü ifade etti. Tosun, “Çalışmalar maliyet gerekçesiyle usulüne uygun yapılmıyor ama biliyoruz ki, bugünkü çalışmaların topluma maliyeti çok daha büyük olacak” diye ekledi.
Etkinlik, soru-yanıt bölümüyle son buldu.